RSS

Kategori arşivi: the kids are allright

The Kids Are Allright: Ailem Ailem Güzel Ailem


Nereden başlamalı, nasıl anlatmalı bu filmi bilemiyorum. Ama bildiğim tek şey kesinlikle sıradan bir film olmadığıdır. Tüm dinginliğine rağmen konu itibariyle karşımızda çok cesur bir film duruyor. Beyaz perde de gündelik hayatta da genellikle toplum tarafından dışlanan, ailesi, yeri, yurdu olmayan, hayatı talihsiz serüvenler dizisine benzeyen eşcinsellerin hikayelerini gördük, içimiz sızladı, gözlerimiz yaşardı. Ama bu insanların iyi bir hayat sürmeye hakları yok muydu? Hepsinin hayatı gözyaşından ve acıdan mı ibaretti? Eli kalem tutanı, kariyer sahibi olanı yok muydu? En önemlisi de ailesi olan yok muydu?
Tabiki vardı ancak gerek ülkemizde gerekse de yurt dışında göz yaşı en iyi primi yaptığından bu öyküler ikinci plana itildi. Ancak son yıllarda, öteki damgasını vurmaktan çekinmediğimiz bu insanların yaşamlarının dramdan ibaret olmadığını gösteren filmler çekilmeye, oyunlar oynanmaya, kitaplar yazılmaya başlandı. Gerçi acı ve göz yaşı ile yumak hale getirilmiş hikayelerin yanında sayıları maalesef bir elin parmaklarını  geçemiyor.
The Kids Are Allright işte, bu sayısı bir elin parmaklarını geçmeyen hikayelerden birisi. Öykümüz lezbiyen bir çifti ve çocuklarını  anlatıyor. Bu çift zamanında aynı dönörden suni dölenme yoluyla biri kız diğeri erkek olan iki çocuk sahibi olmuş. Başlangıçta bu durum, var olan kalıplara ters düşse de herşeyi ile bir aile olmayı başarabiliyorlar. Huzur ve şefkat dolu evlerinde günlerini geçiriyorlar. Gel zaman git zaman evin büyük çoçuğu olan kızımız Joni onsekizinci yaşına basıyor. Onsekiz yaş hem yetişkinliğe geçişin biletini sunarken hem de biyolojik babasının kim olduğunu öğrenme hakkını da veriyor. Ancak ilk etapta Joni’nin aklından bunu öğrenmek hiç geçmiyor. Çünkü O, ailesi ile mutlu, sonbaharda başlayacağı üniversite için heyecanlı ama erkek kardeşi Laser için aynı durum geçerli değil. Gerek ergenlik sorunları gerekse de yakın arkadaşının babası ile olan ilişkisi Onu biyolojik babasının kim olduğunu öğrenme merakının içerisine sürüklüyor. Bu merakını  daha fazla dizginleyemeyip ablasından bir iyilik yapmasını istiyor. Ablası da onu kıramayarak düğmeye basıyor. Sonrasında neler mi oluyor o kısmı sizlere bırakıyorum. Ama şunu söylemek gerekirse öyle hemen aile olunmuyor. Ciddi özveri, sabır, şefkat (listeyi uzatmak mümkün) istiyor bu bize öğretilen en küçük sosyal topluluğu kurabilmek için.
Film merkezine lezbiyen bir çiftin hikayesini alınca ister istemez film ile ilgili söylenenler daha çok cinsel tercihler üzerine yoğunlaşmış ama filmde asıl anlatılmak istenen “aile olmak ” kavramı. Bu nedenle aile kurmayı isteyen, beraber bir geleceği planlayan kişilerin tüm önyargılarını bir tarafa koyup bu filmi mutlaka izlemelerini isterim. Belki kararlarınızı o denli etkilemiyecek ama bu kararların hayatınızı ve muhtemel yeni hayatları etkileyecek kadar önemli olduğunu bir başka açıdan sizlere gösterecektir.
Filmin konusu kadar çarpıcı olan bir yanı ise oyunculuklarıydı. Zaten başka bir kadro bu film dayanılmaz olabilirdi. Özellikle bu filmdeki rolüyle Altın Küre’yi alan Oscar’a da hafiften göz kırpan Annette Bening muhteşemdi. Black Swan’ı henüz izlemedim ama Natalie Portman’ın son derece güçlü bir rakibi var. Onun dışında Julianne Moore bir kez daha hem yaşının olmadığını hem de her rolün oyuncusu olduğunu kanıtladı. Diğer oyunculuklar da oldukça iyiydi. Müzik kullanımı biraz zayıf olsa da Joni Mitchell kısmıyla kalbimi çalmasını bildi.
Uzun lafın kısası The Kids Are Allright, bu senenin en iyi bağımsız filmlerinden biri. Sundance’deki övgüleri bileğinin hakkıyla almış, duru, üzerinden biraz zaman geçince ve kafa yorunca hoşluğu daha da katmerlenen bu nedenle şarap tadında bir film. Haliyle bu filmi zamanında kalbimi çalmış olan Sideways, Lost in Translation gibi aynı tattaki filmlerin yanına koymak gerekiyor. Ben de şimdi öyle yapıyorum 🙂

Görüşmek Üzere