RSS

Kategori arşivi: istanbul

Bahar Zamanı



Bahar sonunda yüzünü gösterdi. Bu sene kışın Adana ve İstanbul’da olmam nedeniyle o çok sevdiğim ve Ankara’ya da çok yakıştığını düşündüğüm kardan epeyce mahrum kaldım. Gerçi İstanbul’da karı gördük ama lodos mu poyraz mı olduğunu bilmediğim bir rüzgar ile birleşip Kadıköy iskelesinde beni denize uçurmaya çabalamasaydı daha çok sevecektim kendilerini. . Öyle ya da böyle İstanbul’a da İzmir’e de kar yakışmıyor. Kar, Ankara’ya yakışıyor. O nedenle başkentte en sevdiğim mevsim kıştır. Gel gelelim baharda fena durmadı. İstanbullular hep Ankara’nın çoraklığından şikayetçidir; ama son yirmi otuz yıldır yapılan ağaçlandırma çalışmalarıyla Ankara şehir merkezinin İstanbul şehir merkezinden daha yeşil olduğunu rahatlıkla söyleyebilirim. Ankara’nın hemen hemen her semtinde iki ya da bilmedin üç sokak arasında ufakta olsa bir park vardır. İstanbul öyle değil. Moda ile Kadıköy arasında sadece bir park var. Avrupa yakasında durum daha feci. İstanbul’un eski fotoğraflarını ve aile büyüklerinin anılarını dinleyince insan ister istemez hüzünleniyor. Şehir merkezinin dışında diyebileceğimiz yerler inatla yeşil kalmaya devam ediyor ama oralara da betonlaşma sinsi sinsi yakaşıyor.
Neyse bahar zamanı şimdi. Havalar ısınmadan kalkıp dolaşmanın tam vakti. Ankaralı iseniz ODTÜ’ye gidip çimlerin üzerine yayılmanızı, Ahlatlıbel’de uçurtma uçurtmanızı, Kuğulu park’da ördeklere ekmek atmanızı, önce at pazarına uğramınızı ardından Ankara Kalesi’nde güzel bir yemek yemenizi tavsiye ederim.
Gelelim İstanbul’a. Çeyrek zamanlı bir İstanbullu olduğumdam öyle İstanbul’u çok biliyorum diyemem ancak “Ayy İstanbul’a bayılıyorum Ankara’da hiç bir şey yok “diyenlerden daha fazla bildiğim de bir gerçek 🙂 Neyse efendim İstanbul’daysınız Beylerbeyi’ne uğramanın tam vaktidir ya da Pierre Loti’ye. Yok ben alışveriş yapıp bir yandan da gezeceğim diyorsanız o zaman AVM’ler yerine Kapalı Çarşı’ya gitmenizi öneririm. Dönüşte Eminönü’nde balık ekmek ve yanında turşu suyu iyi gider. Anadolu yakasının bana göre incisi Moda’nın en güzel zamanıdır şimdi. Simidinizi alıp çimlere yayılmak mavi gökyüzünü izlemek bir başkadır. Yanınız da bir de Ali Usta’nın mehşur dondurması varsa deymeyin keyfinize. Ve son olarak biraz kıyıda köşede kalsa da Ataşehir’deki botantik parkını da tavsiye ederim. Otoyolların arasında kalmış bir vaha gibidir orası.
Diğer şehirlerin ilkbaharına pek fazla tanıklık etmediğim için yorum yapamayacağım. Bütün bunlar size zahmetli, pahalı vb. geliyorsa o zaman sandalyenizi balkona atıp çay da kahveniz ve bunlara eşlik eden sevdiğiniz müzikle dışarıyı seyretmek bile mutluluk ve huzur verecektir. Bir başka bahar da görüşmek üzere 🙂
P.S: Yazıyı süsleyen resim ve fotoğraflar Hobbitköy’dendir. Nedense ilkbahar bana Hobbitleri, sonbahar ise Elfleri hatırlatır. Elflerin, Hobbitlerin, Cücelerin vb. halen bizimle beraber yaşadığına inanan biri olarak baharı Hobbitköy’den manzaralarla süslemeden edemedim. Umarım beğenirsiniz.
 
 

Akün Sinemasını Yaşatamadık ama Emek Sineması Yaşamalı


Biliyorum ben de dahil olmak üzere çoğumuz perdesi daha büyük, ses düzeni daha iyi, koltukları daha rahat gibi pek çok nedenden ötürü büyük alışveriş merkezlerindeki sinemaları tercih eder olduk. Haliyle cadde üzerindeki, sokak arasındaki, çoğumuzun ilk filmini izlediği bu nedenle ilk göz ağrılarımız olan o sinemalar birer ikişer kapanmaya başladı. Bir Ankara’lı olarak en çok Akün Sinemasının kapanmasına üzülmüştüm. Sanki çocukluğumdan, gençliğimden bir parça da gidiverdi. Atılan o şen kahkalar, dökülen göz yaşları, heyecandan yiyilen tırnaklar, çığlıklar, patlamış mısırın dayanılmaz kokusu ve bütün bunlara eşlik etmiş olan güzelim filmler… Sinemalar, zar zor denkleştirilen harçlıklarla, çoğu zaman okulu kırarak gidilen kutsal mekanlardı gözümüzde. Ama artık onların büyük bir kısmı yok. Var olanlar ise can çekişiyor. Bunlardan birisi de Emek Sineması. İstanbul, Beyoğlu deyince bu sinemayı bilmeyen yoktur. Film festivallerinin uğrak mekanıdır. Öyle ya da böyle bir çoğumuzun yolu düşmüştür. Ama kısa bir süre önce perdelerini kapatma kararı aldı ya da aldırıldı. Tıpkı Akün Sineması gibi O da derin bir uykuya dalacak. Akün Sineması şimdi Devlet Tiyatroları tarafından Akün Sahnesi’ne dönüştürüldü. Bu, bir nebze üzüntümüzü hafifletti. Ama Emek Sineması o kadar da şanslı değil. O malum projeye göre alışveriş merkezi olması planlanıyor . Biz Akün’e sahip çıkamadık ama aynı kaderi Emek Sineması paylaşmasın. O hep orada güzel anılara sahiplik etsin.
Çorba’da benim de tuzum bulsun diyorsanız; info@emeksineması.org adresine mail atabilirsiniz. Ayrıca ayrıntılı bilgiye facebook’da”emek sineması yıkılmasın” grubundan edinebilirsiniz.

Görüşmek üzere