RSS

Kategori arşivi: kırmızı halı

Bir Oscar Töreninin Ardından


Seksen ikinci oscar törenleri takriben üç hafta önce sonuçlandı ancak ben şimdi yorumlarımı yazmaya vakit bulabildim. Öncelikle seyrettiğim en sıkıcı oscar töreni olduğunu söylemeden edemeyeceğim. 1994’den beri kısıtlı imkanlarımla bu töreni takip etmeye çalışan bir sinema sever olarak ilk defa bir oscar töreninde (dikkatini çekerim kırmızı halı seremonisi değil) uyuyakaldım. En iyi kurgu the hurt locker’a gidince en iyi filmi de the hurt locker alacak benim en iyi film tahminim yalan olacak diyerekten uykunun o dayanılmaz hafifliğine kapılıvermişim. Tabi bu durumun ortaya çıkmasında aylardır içinde bulunduğum yoğun çalışma temposunun da etkisi olabilir. Ancak Steve Martin ve Alec Baldwin’in de etkisinin olduğu bir gerçek. Bu kadar mı kötü sunulur bir tören. Sanki adamları silah zoruyla oraya dikmişler gibiydi. Gözlerim haliyle The Return of the Host’u yani Billy Crystal’ı aradı. Ödüllere gelince en iyi filmi The Hurt Locker almalı mıydı, bilemiyorum. Başarılı bir filmdi, bir çokları için savaş yanlısı bir filmdi ama en iyi film ödülünü hak etti mi bilemiyorum. Avatar diye tahminde bulunsam da bu yılın en iyi filmi bana göre District 9’dı. Ama geçmiş yıllarda olduğu gibi (Bkz. A Clockwork Orange, Shawshank Redemption, Eternal Sunshine of a Spotless Mind) bu filmin de Oscar bakımından hakkı yenildi. Şu an herkes ileride Avatar’ın hatırlanacağını söyleye dursun District 9’ın kült film mertebesine ulaşacağını söylemek yanlış olmayacaktır. Umarım yanılmam. En iyi yönetmen ödülü tam da istediğim gibi oldu. Kathryn Bigelow hak etmişti doğrusu. Sadece the hurt locker değil diğer filmlerinde de (Size point break desem ) başarılıydı.Törende yaptığı konuşmaya gelince ödül kazanan herkes saçmalama hakkına sahiptir bence 🙂
Sandra Bullock dışında en iyi oyuncu ödüllerinin isabetli tercihler (hatta Jeff Bridges için çok geç gelen bir ödül) olduğunu düşünüyorum. Sandra Bullock’ın şansı yaver gitti diyelim. Zaten Carey Mulligan’da bu yetenek varken eninde sonunda bu ödülü alacaktır. Almasa da bizler onu seviyoruz. Ayrıca Teknik ödüller tahmin ettiğim gibi Avatar’a gitti. En iyi uyarlama ve orjinal senaryo ödüllerinde ise ama dediklerim ödül aldı yani pek fazla bir süpriz olmadı. En iyi yabancı film ödülü beni bir kez daha hayal kırıklığına uğrattı. Bu kategorideki tahminlerim hiç tutmuyor. Bu akademi üyelerinin Michael Haneke’den pek haz etmedikleri aşikar. Beyaz Kurdele yerine daha aydınlık bir film tercih edildi. Tıpkı geçen senelerde olduğu gibi. Beyaz Kurdela’yı heyecan ile bekliyorum (vizyona giriş tarihi sürekli olarak ertelense de)
Bir oscar törenine böylece son noktayı koyduk. Bir daha izlemem demiyorum zira seksen üçüncü oscar törenini de izleyeceğimden adım kadar eminim.

P.S: Hatunsal olaylara yani kırmızı halı seremonisine geçecek olursak bu sene seremoniyi izlemedim. Daha sonra fotoğraflara bakınca pek de bir şey kaybetmediğimi anladım. Geçen senelere göre vasat mıydı yoksa bana mı öyle geldi bilemiyorum. Ben en çok Diane Kruger’ın kıyafetini beğendim. Araştırmalarım sonucunda kıyafetinin Chanel olduğunu öğrendim. Bunun üzerine yorum yapmaya bile gerek duymuyorum. Ama aynı Chanel’in bir diğer kıyafeti Sarah Jessica Parker’ın üzerinde facia gibi durmuştu. Yani Diane Kruger gecenin en şıkı iken Sarah Jessica Parker en rüküşüydü. Ortak noktaları ise ikisinin de elbiselerinin Chanel olması

 
Yorum yapın

Yazan: Mart 24, 2010 in kırmızı halı, oscar, sinema